İDA DAĞI'NDA BİR GÜZELLİK "MANİCİ KASRI"
Gönderen
KADINCA SAATLER
Etiketler:
TARİHİ YERLER,
TURİZM,
TÜRKİYE'M
Ülkemizin her yeri güzel olmakla birlikte ben, özellikle Çanakkale/Küçükkuyu tarafını daha çok seviyorum. Orada bulduğum sakinlik, güzellik başka bir yerde var mıdır bilmem ama gitmeyenlere tavsiye ederim. Küçükkuyu’da kalabileceğiniz motel/pansiyon ve otel bulunmakla birlikte çadır turizmini de tercih edebilirsiniz. Bunun dışında henüz gitmediğim ama birkaç sene içerisinde gitmeyi düşündüğüm bir yer var ki, burayı sizlere topladığım bilgi ve resimlerle tanıtmayı düşünüyorum.
Sizlere bahsetmek istediğim yer, Manici Kasrı…


Manici Kasrı, Kaz Dağlarının yamaçlarında bulunan ve eski adıyla Büyük Çetmi bugünkü adıyla Yeşilyurt Köyü’nde yer almaktadır. Köyün bulunduğu bölge pek çok medeniyetin izlerini taşımakta olup, köydeki yapılarda taş işçiliğinin örneklerini köydeki pek çok yapıda görmek
mümkündür. Köy halkının yerlililerinin çoğu Yörük olsa da artık göçerliği unutmuş ve yerleşik bir hayat sürmektedirler. Köy halkı geçimini zeytincilikle sağlamaktadır. Bunun yanı sıra bu köy, meşhur oksijen deposu olan İda Dağı’nın göbeğinde zeytin ve çam ağaçları ile çevrilidir.
Bu arada kısaca İda Dağı hakkında da bilgi vermek isterim.
İda Dağı, Yunan Mitolojisinde, Afrodit, Hera ve Athena’nın katıldıkları dünyadaki ilk güzellik yarışmasının yapıldığı yer olup, günümüzdeki adı Kaz Dağları olarak bilinmektedir.
Kazdağı, Tanrıların Dağı olarak adlandırılır. Mitolojik birçok söylencede yer bulur kendine. İlk güzellik yarışmasına sahne olduğu, Afrodit'in ilk kez burada aşkı tattığı ve Zeus'un burada yaşadığı söylenir. Zenginliği sadece bu söylencelerle de sınırlı değildir.
Vardılar canavarlar anası çok pınarlı İda’ya,
Lektos burnundan fırladılar denizden.
Here dosdoğru yürüdü Gargaros doruğuna,
İda’nın en yüksek tepesiydi bu.
Homeros-İlyada
Dünyada havadaki oksijen oranının en yüksek olduğu birkaç yerden biri olan Kazdağı'nın yemyeşil doğası, tarihi kalıntıları, dereleri, şelaleri, eteklerindeki sahil beldeleri ve konaklama imkanı sunan köyleri görülmeye değer.
Ege'nin kuzeyinde, Marmara Denizi'ne doğru uzanan ve Çanakkale ile Balıkesir arasında bulunan Kazdağı, Türkiye'de oksijen bakımından en zengin yöre. Şehir hayatından bunaldıysanız ve huzur dolu bir kaçamak yapmak istiyorsanız, rotanızı Kazdağı'na çevirin.
Kazdağı, Karataş-Babadağı-Sarıkız tepeleri ile başlıyor ve Edremit Körfezi'nin kuzey sahil şeridi boyunca uzanıyor. Kazdağı köknarı 1988'de koruma altına alındı. 1993'te Kazdağı'nın Edremit Körfezi'ne bakan yüzündeki 25 kilometrelik bir bölümü Milli Park Alanı ilan edildi. Dünyada sadece Kazdağı'nda bulunan Kazdağı köknarından başka kızılçam, karaçam, kestane, çınar ve kızılağaç türlerine de rastlanıyor burada. Zeytin ağaçlarının yanı sıra parkta şifalı bitkiler de bulunuyor. Milli Park ilan edilen bölgede doğa koruma altına alındı. Dünya Bankası da ‘‘Genetik Kaynakları Yerinde Koruma Projesi’’nin pilot bölgelerinden biri olarak, zengin bitkilerle çevrili dağın korunması için 5.1 milyon dolar bağışladı.
Kazdağı özellikle son yıllarda trekking yapmak isteyenlerden büyük ilgi görüyor. Yeşiller arasında şelalelerin, derelerin sesini dinleyip huzur bulmamak mümkün değil. Bu huzuru tattıktan sonra hiç kopamayanların sayısı bir hayli fazla. Şehir hayatından kaçarak Kazdağı'nın güzel köylerine yerleşenlere rastlamak mümkün.
Bu arada birçoğunuzun bildiği ama bilmeyenlerinde olduğunu düşündüğüm bir efsaneden de bahsetmek istiyorum. Kaz Dağı’nda Sarı Kız Efsanesi’nden…
Kaz Dağında Sarı Kız Efsanesi Hakkında:
“İlginizi çekeceğine inandığımız ve kolay kolay bulunması mümkün olmayan bu yazı Gıyas Yetkin'in 1939'da Balıkesir'de yayınlanmış EDREMİT adlı kitabının 74-78 inci sayfalarından alınmıştır.

Bu arada kısaca İda Dağı hakkında da bilgi vermek isterim.
İda Dağı, Yunan Mitolojisinde, Afrodit, Hera ve Athena’nın katıldıkları dünyadaki ilk güzellik yarışmasının yapıldığı yer olup, günümüzdeki adı Kaz Dağları olarak bilinmektedir.
Kazdağı, Tanrıların Dağı olarak adlandırılır. Mitolojik birçok söylencede yer bulur kendine. İlk güzellik yarışmasına sahne olduğu, Afrodit'in ilk kez burada aşkı tattığı ve Zeus'un burada yaşadığı söylenir. Zenginliği sadece bu söylencelerle de sınırlı değildir.
Vardılar canavarlar anası çok pınarlı İda’ya,
Lektos burnundan fırladılar denizden.
Here dosdoğru yürüdü Gargaros doruğuna,
İda’nın en yüksek tepesiydi bu.
Homeros-İlyada
Dünyada havadaki oksijen oranının en yüksek olduğu birkaç yerden biri olan Kazdağı'nın yemyeşil doğası, tarihi kalıntıları, dereleri, şelaleri, eteklerindeki sahil beldeleri ve konaklama imkanı sunan köyleri görülmeye değer.
Ege'nin kuzeyinde, Marmara Denizi'ne doğru uzanan ve Çanakkale ile Balıkesir arasında bulunan Kazdağı, Türkiye'de oksijen bakımından en zengin yöre. Şehir hayatından bunaldıysanız ve huzur dolu bir kaçamak yapmak istiyorsanız, rotanızı Kazdağı'na çevirin.
Kazdağı, Karataş-Babadağı-Sarıkız tepeleri ile başlıyor ve Edremit Körfezi'nin kuzey sahil şeridi boyunca uzanıyor. Kazdağı köknarı 1988'de koruma altına alındı. 1993'te Kazdağı'nın Edremit Körfezi'ne bakan yüzündeki 25 kilometrelik bir bölümü Milli Park Alanı ilan edildi. Dünyada sadece Kazdağı'nda bulunan Kazdağı köknarından başka kızılçam, karaçam, kestane, çınar ve kızılağaç türlerine de rastlanıyor burada. Zeytin ağaçlarının yanı sıra parkta şifalı bitkiler de bulunuyor. Milli Park ilan edilen bölgede doğa koruma altına alındı. Dünya Bankası da ‘‘Genetik Kaynakları Yerinde Koruma Projesi’’nin pilot bölgelerinden biri olarak, zengin bitkilerle çevrili dağın korunması için 5.1 milyon dolar bağışladı.
Kazdağı özellikle son yıllarda trekking yapmak isteyenlerden büyük ilgi görüyor. Yeşiller arasında şelalelerin, derelerin sesini dinleyip huzur bulmamak mümkün değil. Bu huzuru tattıktan sonra hiç kopamayanların sayısı bir hayli fazla. Şehir hayatından kaçarak Kazdağı'nın güzel köylerine yerleşenlere rastlamak mümkün.
Bu arada birçoğunuzun bildiği ama bilmeyenlerinde olduğunu düşündüğüm bir efsaneden de bahsetmek istiyorum. Kaz Dağı’nda Sarı Kız Efsanesi’nden…
Kaz Dağında Sarı Kız Efsanesi Hakkında:
“İlginizi çekeceğine inandığımız ve kolay kolay bulunması mümkün olmayan bu yazı Gıyas Yetkin'in 1939'da Balıkesir'de yayınlanmış EDREMİT adlı kitabının 74-78 inci sayfalarından alınmıştır.

Kaz Dağı:
Edremit’in şimali garbisinde ve Ağunya’dan başlayarak Behram hatta baba burnunda nihayetlenen bir silsilenin en yüksek kısmıdır.
En yüksek tepesi eski adıyle (Gargaros) resmi adıyle (Kartal Tepe) mahalli tabirle (Baba Tepe) dir.
İkinci derecede yüksek olan yer meşhur Sarı Kız tepesidir. Eski ismi (İda)dır. Bu dağın Kaz Dağı adını almasında bu tepe hakkında efsaneler başlıca amil olmuştur.
Üçüncü derecede yüksek olan da (Bakla Tepe)dir buna yassı bağ da denilir. Emsalsiz güzelliklerle dolu olan Kaz Dağı’nı hakkıyle tarif edebilmek kabil olamamakla beraber bu güzel yurt köşesini aşağıdan yukarıya doğru tetkik etmek daha doğrudur.
Edremitten Kaz Dağı’na çıkmak için başlıca beş yol vardır. Paşa Sultan, Zeytinli, Kızıl Keçili, Avcılar, Altınoluk, yollarıdır. Bunların içinde en yakın yol Zeytinli yolu olduğu gibi o kadarda dik değildir. Hatta bu yolda (Tomruk yolu) denilen ekseriya patika ile birleşen geniş bir yol vardır ki buradan iki tekerlek üzerinde öküzler koşarak Tomruk denilen keresteler indirilir. İşte bu yol ufak bir himmetle otomobil yolu haline girebilir. Çünkü bu yol güzergahında uçurum yok denilecek kadar azdır. Diğer yollar köylere mahsus olmakla beraber bu yol dağın başka başka manzaralarını mevkilerini sularını gösterir...
Sarı Kız’a sağ tarafta ufak bir tepecik üzerindeki yoldan çıkılır. İlk olarak körfezin çok muhteşem güzelliği göze çarpar bu emsalsiz manzara karşısında bir an Sarı Kız filan hatırdan çıkar bütün yorgunluk hemen buracıkta unutulmuştur. Baba burnundan musluk dağlarına kadar körfez ve ova ayağınızın altındadır. Havrana giden beyaz şerit gibi yol ile Edremit son virajdan büyük servili mezarlığı ile Havranı da görürsünüz Burhaniye ve bugün dalyan olan eski tuzla ve altındaki parlak bir şerit gibi zeytinli çayı menbaı ve nihayet mavi deniz uzaktan madra ve sahildeki tepeler ve Ayvalığın önündeki adalar. Siluet halinde Midilli hatta beyaz yaldızdan bir çizgi halinde Ege Denizi’nden bir parça (Altın ova istikametinde görünür) garba doğru bakınca Baba burnunu behram taraflarını ve biraz uzakta yine abide şeklindeki nirengisi ile Kartal tepeyi Ayvacık ve Ezine ovalarından bazı parçalarla şimale doğru Bayramiç arazisinden parçalar ve siluet halinde boğaz görünür. Şark cihetine bakınca manzara daha heybetlidir. Kaz Dağı’nın şark silsilesini teşkil eden büyük dağlar birer ufak tepe gibi dekoru ikmal eder. Şimdi biraz toplanarak muhitimizi tedkike koyulalım. İlk karşılaştığınız bir taş yığını hakkında kılavuzun izahatini dinleyelim. Burası Sarı Kız’ın (Kazlarını muhafaza ettiği ağıldır) bu yığına muttasıl mustatil şeklinde muntazam çevrilmiş bir taş yığını daha vardır ki burası da Sarı Kız’ın mezarıdır. Biraz sağda da nirengi ve onun önünde (1929) yılında Edremit İdman Yurdu azaları tarafından betonla tesbit edilmiş ve bilyalı yatak üzerine oturtulmuş aksondan (yuvarlak demir) den mamul bayrak direği vardır kalın saçtan yapılan bayrak rüzgarların tesiri ile kopmuş ve parçalanmıştır. Buraya çıkış için en müsait aylar Temmuz ve Ağustos’un ilk Ob beş günüdür. Diğer zamanlar rüzgarda ve yağmur eksik değildir. Bayrak direğinin önünde bir taş yığını daha vardır. Bu yığın arasında binlerce kırmızı yuvarlak ve aynı zamanda uçan böcekler vardır. Bu zararsız hayvancıklar kçücük benekli sırtları ile boyuna bu taş yığınının arasına girip çıkmaktadır. Tepe üzerinde sayısız enli ince plak halinde öbek öbek taş yığınları göze çarpıyor ve bu plak halindeki dikili taşların rüzgardan yakılacak ateşi muhafaza etmek üzere Sarı Kız töreni yapmağa gelen Türkmenler tarafından konulduğu söyleniyor.
Her sene Temmuz ve Ağustos ayları içinde Sarı Kız’da Türkmenler tarafından yapılmakta olan Sarı Kız ayini hakkında bazı kimseler Türkmenlere karşı çok çirkin iftiralarda bulunmakta iselerde bu temiz insanların Sarı Kız ayinleri çok nezihtir. Tarihte Edremit Şehri isimli kitaptaki Sarı Kız ayini bahsi bu iddiamızı isbata kafidir.
Pek çok olan Sarı Kız efsanesinin halk arasında en fazla söyleneni budur.
Güre’de sakin bir adamın tek bir kızı varmış evlenme çağına gelen bu kızı çok güzel olduğu için pek çok kimseler istemiş babası belki de yalnız kalacağından korkarak bütün taliplere menfi cevap vermiş bunlardan biri kıza bir iftirada bulunmuş müteassıp olan babası da kızını öldürmeye kalkmış fakat çok güzel olan kızını kıyamamış onu Kaz Dağının bu Sarı Kız tepesine çıkarmış yanına oniki tanede kaz vermiş ve ne yapalım ben bu kazları çok seviyorum satmaya ve kesmeye kıyamıyorum. Bunlarda köyde boyna zarar yapıyorlar. Herkes şikayete başladı. Bu kazları burada yaymaktan başka çare yok diyor ve ertesi günde bu güzel kızı dağda ben gidip odun alayım diye yalnız bırakarak köye iniyor. Kız babasının karanlık basıp da gelmediğini görünce korkup ağlıyor ve bir taraftan da dua ediyor. Cenab-ı hak onun duasını kabul ediyor ve onu her tehlikeden koruyor. Babası kızının artık ortadan kalktığını tahmin ederek ağlaya ağlaya hacca gidiyor. Kazlar çoğalıyor kız günden güne daha fazla güzelleşiyor. Dağda fırtınada kalanlara yardım ediyor. Herkes ona hürmet ve sevgi bağlıyor. Babası hacdan dönüp kızının sağ olduğunu duyunca dağa geliyor. Kızı ile konuşuyor. Kız köylülerin hediye ettiği aletlerde gergef işlemekteymiş. Babası biraz su istiyor. Kız yanındaki boş su kabağını eline alıp oturduğu yerden konulu uzatıp körfezden kabağı dolduruyor. Babası suyun tuzlu olduğunu görünce ben içmek su istedim diyor. Kız kabağı döküp sen yalnız köy suyuna alışıksın sana Güre Çayının suyundan doldurayım diyor. Yine elini uzatıp Güre Çayından kabağı doldurup babasına uzatıyor. Babası bu hali görünce kızım ben sana kötülük ettim sen mertebeni bulmuşsun artık diyor. Kız kendisine fenalık edenlere beddua ediyor ve oracıkta ölüyor. Babası kızın vasiyeti üzerine onu bu Sarı Kız tepesine gömüyor. Kendiside Kartal Tepeye çıkıp orada ölüyor. Kartal Tepeye baba tepe denilmesinin sebebi bu imiş.”
Bu kadar bilgiden sonra sanırım Manici Kasrı’na geri dönmek gerekiyor…
Bu konuda size en güzel bilgiyi vermek adına hemen şu yandaki linki tıklamanızı tavsiye ederim. Böylelikle otel ve otelin bulunduğu yer hakkında ayrıntılı ve görsel bilgilere ulaşabilirsiniz. Belki henüz tatil planı yapmayıp nereye gitsek diye düşünenlere de bir alternatif sunmuş oluruz kimbilir….
Henüz tatile çıkmamış olanlara (benim gibi) güzel bir hafta ve tatilde olanlara da keyfiniz bol olsun diyorum ve sevgilerimi gönderiyorum…
Görüşmek üzere, Kendinize ve sevdiklerinize iyi bakın…
Kadınca Saatler
YARARLANILAN KAYNAKLAR
Wikipedia.org / Alevibektaşi.org / adatepekoyu.com / Balıkesir.gen.tr
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Yorum Gönder